top of page

ORTADAKÄ°LER

Akıl almaz sesler geliyordu yeraltından. Hepimiz kendimizden kaçıyorduk.

Gözlerimiz birer yakuttu. Tek tanrılıydı dinimiz. Herkes kendine tapıyordu ve olay bitiyordu. Gölgelerimiz aynalara bakıyordu, biz utanıyorduk, sırları dağılıyordu. Noktadan kaçan halimizin tek şahidiydi gölgelerimiz.

Ä°ÅŸte ben,

her ÅŸeyi,

o gün öğrendim.

Gökyüzünden dünyaya merdivenler iniyordu hızla. Bulutların hepsi kaçışıyor ve güneş en doğuya ilerliyordu batma çabasıyla. Ay hilâl olmuş ağır ağır iniyordu merdivenlerin başına. Sanki biri zamanı eline almış, güneşi ve bulutları ileri sarıyor ay'ı ise yavaş çekimde dikkatle izliyordu. Anlaşılmaz sesler geliyordu yeraltından ve hepimiz kendi karanlığımızdan kaçıyorduk. Gölgelerimiz çekiştiriyordu ayaklarımızdan. Gölgesinden kurtulan merdivenlerden çıkıyordu. Yenilense gölgesine, tarihe gömülüyordu. Herkese bir şeyler oluyordu, kimi merdivenleri çıkıyor kimi yerin dibine giriyordu. Ama biz…

Ne yerdeydim,

ne gökte.

Ortalarda,

bir yerde.

Biz sağdaki cennete bakıp üzülen soldaki cehenneme bakıp sevinenleriz. Bizler, sizin öte dediğiniz dünyada bile haline şükredenleriz. Araf'takileriz.

Araf'ın orta yerinde.

Gülçin Acar

Yazının yayımlandığı yer: Öyküden Çıktım Yola, Aylak Adam Yayınları, Derleyen: Remzi Karabulut, 2014

ArÅŸiv
RSS Feed
bottom of page